İslam Dini Hakkındaki Tüm Sorular ve Cevapları
Kabri Silivrikapı Kabristanlığında bulunmaktadır. Şu da bir gerçektir ki, çocuktan çocuğa, kızdan kıza, fark vardır. Yabancı ile mahrem arasında, oğlan ile kız arasında bu fark çok daha açıktır. Denilebilir ki, her küfür, şirk ve isyan yolu bir nevi lanet yoldur, yani rahmetten uzaklaşmaktır. Ancak Kur’an’da bazı isyanlara vurgu yapmak için lanetlenme kavramı açıkça ifade edilmiştir. Diğer isyanlar ise, zımnen lanetlenmişlerdir. Bu konuda lanetlenmiş başka birçok kötü vasıf daha vardır, biz şimdilik bununla iktifa ediyoruz.
Erkeklerde görülen sakal, bıyık gibi şeylerin kadınlarda görülmesi halinde; alınması câizdir. Şafii mezhebine göre, burun kıllarını çekmek mekruhtur. Eğer fazla uzadıysa, -makasla- keserek kısaltmak sünnettir.(bk. Cezrî, a.g.e. II/44). İslamî kaynaklarda, etek tıraşı için daha çok “‘ânet” kelimesi kullanılmıştır. (Misal olarak bk. Gazalî, İhya, I/146, ) ki, bu tâbirde, “dübür” dâhil değildir. Özetle söylersek, “riya kapısından girme” yi, bir süre riyakâr olmak anlamından çok, bu kapıyı yakından tanımak olarak değerlendirilmesi daha uygundur. Mealindeki ayette de meleklerin müminlere merhamet ettikleri, bağışlanmaları için dua ettiklerini görmekteyiz.
Hakkında yeterli bilgisi olmayan şeylerde körü körüne iddia sahibi değildir. Ancak böyle davranıldığı zaman doğruyu anlatma imkanı olur. Peygamber (s.a.s) insanlara İslâm’ı hoşgörü ile anlatmış, irşadının vazgeçilmez unsuru, müsamahası olmuştur. Malikîler selamlaşma konusunda genç kadınla yaşlı arasında ayırım yapmışlardır. Dayandıkları delil, “kötülüğe giden yolu kapama (seddü’z-zerîa)” prensibidir. Malumdur ki, her insanın yaratılışında iyiye ve kötüye, hayır ve şerre, hidayet ve dalalete kabiliyet mevcuttur. Şayet o ruh ve Allah korkusu, istikamet, iffet, takva, tevazu, hilim, edep, hayâ ve şecaat gibi güzel ahlâkla ıslah edilmezse, bayağı hislerin ve şehvanî arzuların tesiriyle hayvandan aşağı bir derekeye düşer.
Emanetle ilgili ayette de Cenab-ı Hak, göklerden, yerden ve dağlardan bir vazife istemiştir. Bu arz edişin keyfiyetini bilemeyiz ve onların bu vazifeden içtinap etmelerini de bir isyan olarak değerlendiremeyiz. Onlara teklif edilen vazife, onların kabiliyetleriyle, sermayeleriyle, kuvvetleriyle yapabilecekleri cinsten değildir. Ama insanın yaratılış keyfiyeti, ona takılan cihazlar, verilen kabiliyetler, bu vazifeyi yapmasına müsaittir. Nitekim, göklerin çekindiği bu emaneti o yüklenmiştir. Bu, aynı zamanda hadiste buyurulan; “Nefsini bilen Rabbini de bilir.” (bk. Aclunî, 2/262) hakikatidir. Kişinin kendisini bilmesi, değerini anlaması ve kendisine, kendisini yaratan Yaratıcı’nın ne kadar ehemmiyet verdiğinin bilincinde olmasıdır. Zira insan saygı duyan ve saygı duyulan bir varlıktır. Havas ve hâssü’l-havâs, şer’î yükümlülükler konusunda avamla aynı hükümlere tâbi olup avama uygulanan hükümler onlara da uygulanır. Ancak havas nafile ibadetlere büyük önem vermesi, haram ve mekruh olan şeylerden titizlikle kaçınması, dinî hayatı en mükemmel şekliyle yaşamaya çalışması sonucunda birtakım özel bilgilere ve hallere sahip olarak avamdan ayrılır. Ruh ile beden arasındaki ilgi, bir bakıma, sesle mânâ arasındaki ilgiye benzer. Bu ruh o bedenin ne sağındadır ne solunda, ne içindedir ne dışında…
Yahudilere cumartesi günü balık avlama yasağını koyan Allah, köpekle de bizi imtihan edebilir. Bununla beraber, Şafii mezhebinde av köpeği, çoban köpeği beslenebilir. Ancak köpeğin, hiçbir faydası olmayacak şekilde, sadece bir süs olarak kullanılması uygun değildir. Hasta iken veya bir arabaya veya bir hayvana binmiş iken secde ayetini okuyan veya dinleyen bir mükellefin işaret sureti (ima) ile tilavet secdesi yapması caizdir. Fakat bir mükellefin binici olmadığı halde, okuduğu veya dinlediği bir secde ayetinden dolayı bir özrü bulunmadıkça, binici olduğu halde işaret (ima) ile secde etmesi caiz olmaz. Secde ayeti bir namazda tekrarlansa, sahih olan görüşe göre, yalnız bir tilavet secdesi gerekir. Bu tekrarlanma ister bir rekatta ve ister başka başka rekatlarda olsun fark etmez. İmam Muhammed’e göre, başka başka rekatlarda tekrarlansa, tilavet secdesi de tekrarlanır, meclis değişmiş sayılır. Tilavet secdesi yapmak için, okuyanın öne geçirilmesi, dinleyenlerinde onun arkasında saf tutmaları ve ondan önce secdeye varmayıp secdeden de kalkmamaları müstahabdır.
Aksi halde Kurul’un ihlal iddiası bakımından farklı bir karar tesis etmesi beklenirdi. Dünya örneklerinde görüldüğü üzere, kullanılmaya başlanan bu teknolojik sistemler vasıtasıyla çoğu insana ait kişisel veriler toplanıp işlenmektedir. Bu veriler elde edilirken ve işlenirken aynı zamanda insanların sahip olduğu temel hak ve özgürlüklerden biri olan özel hayatın gizliliği haklarını da ihlal ettiği kuşkusuzdur. Uygulanan bu yöntemler ile insanların temel hak ve özgürlüklerine birtakım kısıtlamalar getirildiği için ülke sağlığının korunması ile uygulanan yöntemler arasındaki dengenin ölçülü olması gerektiğini düşünmekteyiz. Ayrıca ülke sağlığını koruyabilmek için başvurulan bu yöntemler ile insanların birbirleriyle olan iletişimi-teması hakkında bilgiler edinilerek virüsü taşıyan-taşıma ihtimali olan insanlara yönelik tespitler yapılmaktadır. Bu süreçte ise bu kişilere ait kişisel sağlık verileri işlenmektedir. Yukarıda özel nitelikli kişisel verilere ilişkin açıklamalarımızda da değindiğimiz üzere, özel nitelikli kişisel verilerin işlenebilmesi, ilgili kişinin açık rızasının varlığı ile Kanunda sayılan sınırlı hallerde mümkündür.
- Nitekim Yargıtay’ın istikrarlı uygulamalarına göre kira sözleşmesinin uyarlanması sadece uzun süreli kira sözleşmeleri bakımından geçerli olup, kısa süreli kira sözleşmelerinin uyarlanması mümkün değildir.
- Dolayısıyla kalp gözü açık olan insanlar, normal insanların görmediği birçok şeyi görürler ve işitirler.
Kadın erkek birlikteliğinde dikkat edilmesi gereken konular nelerdir? Kız arkadaşlarla konuşmanın bir sakıncası var mıdır? Allah hakkının galip olduğu suçlarda ise yönetici veya hakimin af yetkisi bulunur, ayrıca tövbe ve zaman aşımı cezanın düşmesinde rol oynayabilir. İnfazın usulüne uygun yapılmasına rağmen suçlunun hastalanması, sakatlanması veya ölümü durumunda Şafiîlere ve Malikîlerdeki bir görüşe göre tazminat ödenmesi gerekirken diğer fakihlere göre gerekmez. Tazîr cezalarını devlet başkanı veya onun tayin ettiği kadı, muhtesip gibi görevliler uygular. Cezanın infazında bir yandan önleyicilik ve ıslah edicilik amacına uygunluk, diğer yandan kastı aşan bir zarar vermeme ve kul hakkı çiğnememe hususlarına riayet edilir. Ancak kul hakkının galip olduğu hususlarda genellikle malî muamelelerle ilgili davalarda göz önünde bulundurulan ispat delillerinin aranacağını, hakimin kendi bilgisine dayalı olarak hüküm veremeyeceğini savunanlar bulunmaktadır. Bu suçların ispatı beyyine, yemin ve ikrarın yanı sıra yeminden kaçınma, kadı, muhtesip veya yöneticinin kendi bilgi ve müşahedesi, şahitlik şartlarını taşımayan kişilerin haberleri ve çeşitli karinelere dayanabilir. Kul hakkının galip geldiği hususlarda ceza verilebilmesi için hak sahibinin davacı olması gerekli görülür. Malikîler sınırlı durumlarda malî cezaya cevaz verirken, bazı fakihler de muhtelif şekilleriyle malî cezayı caiz görmüştür. Bir kimseyi tutup başkasının onu öldürmesine yardımcı olma suçu gibi bazı istisnaî durumlarda ömür boyu hapis cezası verilebileceği görüşü de ileri sürülmüştür.
Atalardan iyi şeyler de görülür kötü şeyler de. Bizimatalarımız içki içerdi, kumar oynardı dense bile bunun küfürle ne ilgisi vardırki? Yani doymamıza Allahü teâlâ yemeği sebep kılmıştır. Ameliyat eden doktoru hastalıktan kurtulmamızasebep yapmıştır. Sebeplerle yaratmak, Allahü teâlânınâdetidir. Meyhaneyegidip içki içen kendi iradesiyle yapmıyor mu? Camiye gidip namaz kılanda kendi iradesiyle kılıyor. Ama insana iyilik ve kötülük etme gücünü veren de Allahü teâlâdır. Mesela bakkala gidip helva veyaiçki isteyince, bakkal vermese alabilir miyiz? Ama biz gidip istemezsek bakkalda zorla vermez, Bakkal verdi diye suçu bakkala yüklemek yanlış olur. Helvaistemek veya içki istemek benim elimde değil demek de çok yanlıştır. 42-İnsan için, dil alışkanlığı gibi bir sebeple değil de, kasten yarattı,yaratıcı, yarattım, yaratıcıyım gibi sözler söylemek küfür olur.
Kişi kendi döndüğünükastedip, (Hep aynı yerde dönüp duruyorum) demek istiyor. Müslümanzaten kelime-i şehadet getiriyor, namaz kılıyor, namazda da kelime-i şehadetgetiriyor. Söylediği veya işlediği küfründe ısrar ediyorsa, kelime-i şehadetgetirmesi onu küfürden kurtarmaz. Mesela bir kimse, Cehennem yok dese, budüşüncesinde ısrar ettiği sürece bin kere kelime-i şehadet getirse Müslümanlığagiremeyeceğini İmamı a’zam hazretleri bildirmektedir. (Ne söyleyerek veya neyaparak küfre girmişse, onu terk etmedikçe imana gelmiş olmaz) buyuruyor.Tekfirci muteber bir kitaba dayanmadan, kafasına göre konuştuğu için, ne çamlardevirdiğini, az çok dini bilen herkes açıkça görür. (Canımısıkarsanız, üstüme fazla gelirseniz, yanlış bir şey söyler dinden çıkabilirim)demek istiyor.
Bunları Allah’tan başka hiçbir kimse bilemez. Beden ruh içbahsegel, ruh beden için değil.Kafesin boyanmasıyla kuş güzelleşmez. Beden sıhhati de ruhun olgunluğuna delil olamaz.Kafesi büyütmekle kuşu geliştirmiş olamazsınız. Onun büyüme yolu daha başkadır.Kuş, kafesten dışarıyı seyreder, ama gören kafes değildir. Kâinatta ne varsa, Allah insanın hakikatine onu öz olarak yerleştirmiştir. Âdeta âlemde ne varsa, insanda nümunesi vardır. Kâinat küçültülse insan, insan büyültülse bir kâinat olur… Şu anda dünyanın her ülkesinde prensip olarak hapishaneler vardır.